16 Kasım 2011 Çarşamba

fırtına yaklaşırken

yazmaya başlarken anlamlı bir başlangıç hadi olmadı umudu imleyen bir yol işareti olasılığı ironikde olsa olasılık dahilinde idi.geçen zaman klişe ve sıkıcı olması bir yana bu kadarı da olmaz dedirtecek vaka ve figürlerin sahne almasıyla gittikçe çekilmez bir hal aldı...esasen yeni  olan hiçbirşey yok aynı hayasızlık ,riya, ve acımasızlık ve kahreden nisyanlar bir dolu kanıksamışlığın ortasında adına hayat dediğimiz ilkokul müsameresini sahnelenmeye biteviye bir şekilde devam ediyor..insanlar ölüyor öldürülüyor ve kendi cellatlarına tapmaya devam ediyorlar.
                             "Kulak ver, dinle -diyor,
                              Solumayla mırıldanıyor yüzüme-
                              olağanüstü düşünceler ve planlarla dolu bir kitap.
                              en ağulu türünden
                              yağmacıların ve şarlatanların 
                              ülkesinde yaşadı
                              bu adam... "
                                                           Sergey Yesenin

çığlıklar insanın yüreğini acıtırken kendi sesimi duymaktan bile çekinir olduğumu farkettiğimde  yazgı çoktan hükmünü vermiş oluyor...........

                                                    akintiyakarsiakintininicinde
  
Edvard Munch-Evening on Karl Johan

Hiç yorum yok: