18 Ekim 2010 Pazartesi

gitmeden önce -5

 "GÖRÜYORSUN çok şey istiyorum.
Belki de istiyorum herşeyi:
Her sonsuz düşüşteki karanlığı 
ve her yükselişteki ışık saçan oyunu.

O kadar insan yaşıyor da istemiyor hiçbir şey,
üstünkörü yargılamadan doğan 
dümdüz duygularla bezenmişler.."

Rainer Maria Rilke,Dua Saatleri Kitabı'ndan
Michele Santangelo,Mietitori leccesi in piazza ,2003
herkes zafer istiyordu ama çoğunluğun payına yenilgi düşmüştü gerçeği kabullenmek kimsenin işine gelmiyordu en kötüsü de vasat birer zavallı olduklarını ,yerlerinin her zaman doldurulabilir oluşunu kabullenmekte yaşanıyordu.sonsuz olasılıkların içinde basit birer figüran olmayı kabul etmek basit birer istatistikten ibaret oluş bunu hazmetmek zordu o kocaman egoları için..oysa resim apaçıktı bunca kanıksanmışlığın ve yazgının hükümranlığına onayın insanları götürebileceği yer hiçlik olmadı teslimiyeti yüceltmek olabilirdi..vs vs 

akintiyakarsiakintininicinde

6 Ekim 2010 Çarşamba

'Yaşamak azaptır çoğu zaman'

Curved street in winter,İstanbul, 2004 Nuri Bilge Ceylan   

Yel Değirmenleri
 
Yaşamak azaptır çoğu zaman,
Dualara açıldı ağız.
Tükendi dizlerde derman
Akşamı bulamayacağız.

Sürülerini götürdü Beniisrail
Gitmek düştü adamlara.
İmdada yetişti Ebabil,
Kuşlar vurdu camlara.

Geceye, göklere minnettarım,
Mütarekenin verdiği haz.
............................................
Gün doğarken bozuldu tılsım,
Sokakların çağrısı sabah olur olmaz.

Beni kurtaracak biri yok hazırda,
Ölümün takibi henüz çok geriden.
Mihneti esvap gibi geçirip sırta,
Yel değirmenlerine hücum yeniden.
 

Behçet Necatigil 










5 Ekim 2010 Salı

"Segui il tuo corso, e lascia dir le genti."

"Segui il tuo corso, e lascia dir le genti."
K. Marx quoting Dante from The Divine Comedy.

   şu acınası yaşam da,hikayeyi bizim gibi figüran olarak  oynamaya yazgılı olanlar; rüzgarın önüne katıp ordan oraya savurduğu kuru yapraklar misali belirsiz bir geleceğe doğru savrulur dururuz bu boktan kurgunun içinde..ki burada acı olan öyküye trajik unsuru katan çekilen ızdıraptan çok bu belirsizliktir.bu yolda gözü kapalı ilerlerken tesadüflerin akışına bırakırız iradeyi..hedeflerimiz olmadığından yada irademiz bu yönde oluştuğu için değil; benliğimize sızıp irademizi hastalıklı bir ur gibi kemiren çıktığımız her yolculuğun daha başında tüm umut ve heveslerimizi kifayetsiz bir düşe dönüştüren,o kahrolası özgüvenimizin birden buharlaşmasıdır tüm bunlara sebep..
      talihsizlik deriz, kötü kader olmadı somut koşulların soluk! analiziyle koşulların elverişsizliğinden  dem vururuz.iradesizliğimizi gizlemek için elbette somut! analizlerin eşliğinde acınası oyunlar sergileriz.bir cinnet resmine dönüşen maskelerimiz,yüzümüzde!bilindiği gibi zevahiri kurtarmak adına icra edilen bu oyunlar da durmadan "iki adım geri bir adım ileri" ilkesi geçerli olduğu için bulunduğumuz yerden daha da gerilere düşeriz.hülasa mazeret çoktur ama icraat yoktur üretim kabızlığı sürdükçe ağız ishali de artar!! sonuç devasa bir hiçlikten başka birşey değildir....

 akintiyakarsiakintininicinde