28 Kasım 2010 Pazar

"bozguna bağlıyız, yola mahkumuz"

Steven Mark Glatt and the Majesty of Melancholy

günler geçiyor yaram her geçen an biraz daha külleniyordu yada ben öyle olmasını umuyordum oysa akacak kan kınında kalmazdı herzaman bir yolunu bulur kendi mecrasını yaratırdı.o kahrolası ağustos sıcağı çırpınışlara son verirken koca bir dünyayı da beraberinde götürmüş yazgı son sözünü söylemişti geriye donuk gözlerle baka kalan biz sefil varlıkların kifayetsiz çığlıklarıydı.gidenin ellerinden tutsam yalvarsam kendimi parçalasam yazgının karşısında biçare kalır yitik ağıtlara teslim olurdum...
akintiyakarsiakintininicinde

"acı biziz, biziz yine
  bir büyük bozguna yol olduğumuz

bir kaçgun sobahar ile talan edilip 
su yıkılıp, hüzün çürüyüp
ve yol sefili dağlarımızdan 
bir ipek uçurum diye devrilip
sel gittiyse kalan kumuz

biz bir talanla başladık kendimize
bundan böyle acının 
                   ekmek ve tuz
konaklarından geçer yolumuz
ölüm çarktır, sevda direk
uçsuz bir gurbete bağdaş kurduğumuzda
ve mahsus selam diye söylenerek
bir ağıda dürülür mektubumuz

acı biziz, biziz yine
bozguna bağlıyız, yola mahkumuz."

Hilmi Yavuz-Doğunun Gurbetçileri

Hiç yorum yok: