28 Kasım 2010 Pazar

"bozguna bağlıyız, yola mahkumuz"

Steven Mark Glatt and the Majesty of Melancholy

günler geçiyor yaram her geçen an biraz daha külleniyordu yada ben öyle olmasını umuyordum oysa akacak kan kınında kalmazdı herzaman bir yolunu bulur kendi mecrasını yaratırdı.o kahrolası ağustos sıcağı çırpınışlara son verirken koca bir dünyayı da beraberinde götürmüş yazgı son sözünü söylemişti geriye donuk gözlerle baka kalan biz sefil varlıkların kifayetsiz çığlıklarıydı.gidenin ellerinden tutsam yalvarsam kendimi parçalasam yazgının karşısında biçare kalır yitik ağıtlara teslim olurdum...
akintiyakarsiakintininicinde

"acı biziz, biziz yine
  bir büyük bozguna yol olduğumuz

bir kaçgun sobahar ile talan edilip 
su yıkılıp, hüzün çürüyüp
ve yol sefili dağlarımızdan 
bir ipek uçurum diye devrilip
sel gittiyse kalan kumuz

biz bir talanla başladık kendimize
bundan böyle acının 
                   ekmek ve tuz
konaklarından geçer yolumuz
ölüm çarktır, sevda direk
uçsuz bir gurbete bağdaş kurduğumuzda
ve mahsus selam diye söylenerek
bir ağıda dürülür mektubumuz

acı biziz, biziz yine
bozguna bağlıyız, yola mahkumuz."

Hilmi Yavuz-Doğunun Gurbetçileri

24 Kasım 2010 Çarşamba

Ufuk Uzaklaşırken

 James Ensor - The Towers of Lissewege, 1890, Socinder Foundation, Berne.
Dünyayı değiştirmeyi, dünyayı ve kendimizi yeni bir evren için de yeni insanlar olarak yeniden kurmayı bir nihai amaç olarak bilinmeyen bir geleceğe ertelediğimiz de bugünü bugün olarak; bugün egemen olan kurum ve söylemlerin sınırladığı bir bugün olarak yaşamayı kabullendiğimiz de, gerçek ve çok boyutlu bir muhalefet olnaksızlaşır.Çünkü, zaten noktasal bir nihai amaç kabullenildiğin de tarihe ve gelişmeyede bir mutlak son bir nihayet konulmuştur.Böyle bir nihai amaç bugünkü yaşantımızı, eylemimizi güdükleştirmekten, bakış ve yaşayış açımızı sıfıra doğru daraltmaktan başka bir fayda vermez.Ve yaşamımızdan eksilen her renk, bakış açımızdaki her daralma, mutlakiyetçiliğin ve otoriterliğin kazandığı toprak demektir.Böyle noktasal bir nihai amaç ve ona doğru giden çizgisel bir yol, yaşantımızdan uzak olsun.İçimize ve geleceğe kapanarak bugünü yaşamak için değil tersine ileriye geniş bir açıyla, ufku görerek bakabilmek yoksulluşmadan ilerleyebilmek için.Ufka varılmaz, yalnızca yaklaşılır, ufuk uzaklaşır çünkü... 
  akintiyakarsiakintininicinde

23 Kasım 2010 Salı

Dil'e ve Nisyan'a Dair-1

             "Hafıza geçip giden dehşeti ve umudu anımsatır."
          Herbert Marcuse- Özgürlük Üzerine Bir Deneme'den

Marx için devrim, tutucu, baskıcı, sınır koyan ölü bir geçmişten kaçıış ve muazzam bir başlangıçtır; unutmayı göze alan bir başlangıç.Marx devrimi, kurumların belki de en köklüsü, en içselleşmiş olanı olan dilin unutuluşuna benzetir:Yeni bir dil öğrenmeye başlayan kişi, onu hep kendi anadiline çevirir durur, ama ancak kendi anadilini unutabildiği ölçüde o yeni dilin özünü, ruhunu özümleyebilir.O halde devrim aynı zamanda bir hafıza kaybıdır;'Bırakalım ölüleri ölüler gömsün.'

akintiyakarsiakintininicinde

14 Kasım 2010 Pazar

Kapitalizm ve Şizofreni

"Bir şeylerin eksik olması, yokluk, kıtlık...Bir toplum bunu kodlayabilir, toplumun kodlayamayacağı şey, bu şeyin ortaya çıktığı andır, ya da kendi kendine: şu herifler de kim öyle orda! dediği andır.O zaman, ilk anda, zor aygıtı harekete geçer, eğer bu kodlanamazsa, yok edilmeye çalışılacaktır.İkinci bir anda, iyi kötü bir şekilde kodlamaya olanak verecek olan yeni aksiyomlar bulmaya çalışılır."
                                      Kapitalizm ve Şizofreni adlı yapıtından ,Gilles Deleuze
        "Eğer zaman tersine döndürülebilse, anlam değiştirme imkanı bulunabilseydi, o zaman, hayatın uyumluluğu anlaşılmaz ve aşağılık olmaktan kurtulurdu.Değiştirilebilecek hiçbir anlam yoktur, tek bir anlam vardır, zorunlu olarak,tek anlam ve anlamsızlık... Hayatın başlıca konumu, ihtimaller ve seçim bakımından çoktan aşılmış ve çoktan gerçekliğini yitirmiş bir yol kavşağına bir daha kesinlikle geri dönememekten ibarettir:Bütün yollar aynı yönde ilerler.Bu durum, saçma olduğundan çok korku vericidir,düşüncesi bile dayanılmazdır.
       Anlam üzerine oynananan saçma bir cinas oyunu anlayışında, bir anlama istikamet verilmek istenildi her zaman.Ama varlık hiçbirşeyle bağıntılı durumda değildir.Hayattan ölüme doğru tek yönlü gidişte bir anlam ilişkisi bulmak isteyen her anlayışın yazgısı başarısızlığa uğramaktır.
       Bir erkek, kendisine ancak bir kadınla başlar tekrar.Ya da savaşla, devrimle...."
                                                  Fesat adlı romanından,Paul Nizan