Language is a skin: I rub my language against the other. It is as if I had words instead of fingers, or fingers at the tip of my words. My language trembles with desire... Roland Barthes
29 Aralık 2008 Pazartesi
sözlerim kül
soluk fotoğraflar uçuşuyor zamanda,
uzaklarda bir bebek ağlıyor,
ellerim yanıyor, sözlerim kül.
... ... ...
saat işliyor;
çığlıklar kifayetsiz!!...
akintiyakarsiakintininicinde
28 Aralık 2008 Pazar
yeniden yürümeye dair !
bin ölüm
bir yaşam
bin ölüm
rüzgarın sesini dinle
rüzgarın sesini dinle
ve
ırmağın durgun akışını
gece hüznümü gör
bitmeyen tutsaklığıma dair
bozuk mısralarımı
bitmeyen tutsaklığıma dair
bozuk mısralarımı
yürü ardına bakmadan
düşünmeyi bırak
bilirsin
bilirsin
her liman yitik dünyaya açılan kapı
bin ölüm
bir yaşam
bin ölüm
bir yaşam
bin ölüm
unut artık sözleri
unut artık sözleri
var ol yalnızca
yola dair ve yolcuya
bin ölüm
yola dair ve yolcuya
bin ölüm
bir yaşam
bin ölüm
akintiyakarsiakintininicinde
değişen birşey yok
"Avrupa sermayedarlığının geceli gündüzlü ça
Ekim 1910 ,Yusuf Akçura
Etiketler:
aforizma,
Yusuf Akçura
25 Aralık 2008 Perşembe
yitik
"Durmaksızın insan ilişkileri ve tepkileri üzerine konuşmak ütopiktir.Eskimiş yada gerçekleştirilmeyi bekleyeni (insan ilişkilerini) varsayar.Bugün bu ilişkiler insanlık dışıdır; insanlardan çok kobaylara , kişilerden çok şeylere özgüdürler.Ve kötüniyetden değil, kötü bir toplumdan dolayı.Bunu unutmak insan ilişkilerini onları acımasız kılmış olan toplunsal kökenlerinden kopararak duyarsızlaştırmaya çalışan duyarlık gruplarının ideolojisine teslim olmaktır.Daha fazla duyarlık bugün devrim yada delilik demektir. Gerisi boş laf."
'Belleğini Yitiren Toplum' adlı yapıtdan Russel Jacoby
Etiketler:
belleğini yitiren toplum,
deneme,
russel jakoby
3 Aralık 2008 Çarşamba
23 Kasım 2008 Pazar
döngüye dair
"Artık,tiranın elindeki mutlak erkin onu eninde sonunda neden çıldırttığını biliyorum.Çıldırmasının nedeni elindeki erki nasıl kullanacağını bilmeyişi.Sınırsız bir yapabilme erki ile sınırlı bir beceri arasındaki dengesizlikten daha büyük gaddarlık olamaz.Eğer yazgı,yoksul bir düşgücünün sınırlarını patlatmaz,kararsız bir istenci belli bir yola sokmazsa."
Michel Tournier'in Kızılağaçlar Kralı adlı kitabından
Tüm yaşanılanları düşündükçe insan yazgının oyuncağı olduğu düşüncesinden kendini alamıyor.Yaşam anlamsız döngüsünü tekrarlarla gösteriyor.Geriye istencin acizliği ve kahreden bir teslimiyet duygusundan başka birşey kalmıyor.Hiçbir zaman hiçbirşeyden kuşku duymamış olanların büyüleyici huzuru içinde ('Hiçliğin üzerine dünyayı asarlar') bu süreci tamamlayıp sıramı başkasına devretmek mi doğru olan?
akintiyakarsiakintininicinde
Etiketler:
deneme,
Michel Tournier'in Kızılağaçlar Kralı
22 Ekim 2008 Çarşamba
tükeniş
'This soul hath been
Alone one a wide wide sea
So lonely 'twas,that God himself
Scarce seemed there to be.'
S.T.Coleridge
gece kendini ve beni tüketirken gözlerime hükmüm geçmez olmuştu..uyumak ,unutmak ve yeniden bahaneler üretmek kaçmak kaçmak çürüyen ruhumun başaramadığını iflas eden bedenimin başaracağına dair anlamsız bir saplantıyla bekliyordum tüketiyordum ve kendi nefretimde boğuluyordum.....
akintiyakarsiakintininicinde
Etiketler:
deneme,
S.T.Coleridge,
şiir
7 Ocak 2008 Pazartesi
Bu Gemi Ne Zamandır Burada
Bu gemi ne zamandır burada
Çoktan boşaltmış yükünü
Gece de olmuş, rıhtım da bomboş
Mavi bir suyun düşünü uyutur bir tayfa
Arkada, güvertede
Ah, neresinden baksam sessizlik gene.
Yürürüm usuldan, girerim bir meyhaneye
İçerde üç beş kişi
Yalnızlık üç beş kişi
Bir kadeh rakı söylerim kendime
Bir kadeh rakı daha söylerim kendime
– Söyle be! ne zamandır burda bu gemi
– Denizin değil hüznün üstünde.
Belki yarın gidecek
Bir anı gelecek bir başka anının yerine.
İnsan bazen ağlamaz mı bakıp bakıp kendine.
Edip Cansever
Etiketler:
Bu Gemi Ne Zamandır Burada,
edip cansever,
şiir
3 Ocak 2008 Perşembe
uzak
uzak
uzaktım!
..............
noktalar arsızca çoğalırken
başlardı;
uykusuz geceler,
eksik ölümler...
uykudayken hep birileri,
kesik öksürükler parçalardı;
karanlığı ve
sağır sessizliğimi...
rüzgarsız soğuklar
girerdi içime
üşürdüm titreyişlere ramak kala...
uzaktın!
............
noktalar arsızca çoğalırken
beni araf'a
bizi cehennemme
bırakırdın
suskunluğunda...
uzaktım!
..............
noktalar arsızca çoğalırken
başlardı;
uykusuz geceler,
eksik ölümler...
uykudayken hep birileri,
kesik öksürükler parçalardı;
karanlığı ve
sağır sessizliğimi...
rüzgarsız soğuklar
girerdi içime
üşürdüm titreyişlere ramak kala...
uzaktın!
............
noktalar arsızca çoğalırken
beni araf'a
bizi cehennemme
bırakırdın
suskunluğunda...
uzaktılar!
...............
çoğalırken noktalar
ağlamaklıydı gece.
gökyüzü ve kainat
uzaktılar!
yitik yıldızlardan
ve
akan zamandan...
uzak!
...............
arsızca çoğalırken noktalar
ben kahrederdim
gelmeyen ölüme.
ve
dururdu zaman
titreyişlere...
...............
çoğalırken noktalar
ağlamaklıydı gece.
gökyüzü ve kainat
uzaktılar!
yitik yıldızlardan
ve
akan zamandan...
uzak!
...............
arsızca çoğalırken noktalar
ben kahrederdim
gelmeyen ölüme.
ve
dururdu zaman
titreyişlere...
akintiyakarsiakintininicinde
Etiketler:
salvador dali,
şiir,
uzak
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)