aynı tekrarlar, bildik geri dönüşler ve aynı tutunamayışlar; neresinden tutsan elinde kalan bozguna yazgılı girişimler...bazen bu öykünün devam etmesindeki anlamsızlık dayanabilirlik sınırlarını zorlarken geçmiş ve gelecek olanca belirsizliğiyle üstüme çörekleniyor bu boğucu iklime bataklığı andıran bir sosyal çevrede eklenince beliren resim büsbütün iğrençleşiyor...oysa elimi uzatsam tutabileceğim bir zaman önce hangi düşlerle hasbihal ediyorduk;
akintiyakarsiakintininicinde
Edvard Munch,The Sick Child, 1896 |
"Gökyüzü! Aşk! Özgürlük! Bu ne düştür,
hey çılgın çocuk,
Kora düşmüş kar gibi eritip bitirmiş seni!
Gördüğün büyük hayallerle dilin tutuk..
Ve korkunç sonsuzluk ürkütmüş mavi gözlerini!"
hepsi geldi geçti geriye kalansa bu anlamsız öyküye mahkumiyetimdi............